Microsoft çalışanları Gazze’deki soykırıma karşı ayaklandı

Microsoft’un ABD’nin Washington eyaletindeki Redmond genel merkezinde çalışanlar, İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü saldırılara tepki amacıyla bir protesto kampı başlattı. Çalışanlar, şirketin İsrail devlet kurumları ve ordusuyla yaptığı anlaşmaların soykırıma doğrudan katkı sunduğunu belirterek işbirliğinin derhal sona erdirilmesini talep ediyor.
Çalışanların tepkisi, Microsoft’un bulut bilişim hizmeti Azure üzerinden İsrail’e sağladığı altyapı ve yapay zekâ desteğine odaklanıyor. Sızdırılan belgeler, bu teknolojilerin yalnızca idari işler için değil, askeri operasyonlarda da kullanıldığını ortaya koydu. Özellikle Filistinlilerin kimlik verilerinin işlenmesi, hareketlerinin izlenmesi ve hedeflerin belirlenmesi gibi alanlarda Microsoft’un sağladığı teknolojilerin rol oynadığı iddia ediliyor. Bu durum, insan hakları örgütleri tarafından “apartheid sistemine doğrudan katkı” olarak tanımlanıyor.
Microsoft çalışanlarının tepkileri daha önce de gündeme gelmişti. Şirketin 50. kuruluş yıldönümünde konuşma yapan Microsoft AI Başkanı Mustafa Süleyman sahnedeyken iki çalışan, “Savaş için yapay zekâ satıyorsunuz” diyerek protesto etmişti. Bu olayın ardından her iki çalışan da işten çıkarıldı. Çalışanlar, bu kararın şirketin eleştirilere karşı otoriter bir refleks gösterdiğini ve iç muhalefeti susturmayı amaçladığını dile getiriyor.
Protestolarda öne çıkan isimlerden biri de eski Microsoft çalışanı Hossam Nasr oldu. Nasr, Microsoft’un Gazze’deki saldırılara sağladığı teknolojik desteğin, “video oyunu oynar gibi” bir soğukkanlılıkla işlendiğini belirterek, çalışanların adeta asker gibi yönlendirildiğini ifade etti. Bir diğer çalışan Abdo Mohamed ise, Gazze için düzenlenen bir anma etkinliğine katıldıktan sonra işten çıkarıldığını, bunun çalışanlara gözdağı vermek için yapıldığını söyledi.
Redmond’daki eylem, sadece ABD’deki merkezle sınırlı kalmadı. Arkane Lyon stüdyosundaki bazı çalışanlar da açık mektuplar yayımlayarak İsrail’le yapılan işbirliğinin sona erdirilmesini talep etti. “No Azure for Apartheid” sloganı, Microsoft’un farklı birimlerinde çalışan pek çok kişinin ortak çağrısı haline geldi.
Şirketin politikalarına yönelik tepki yalnızca çalışanlarla sınırlı değil. 60’tan fazla hissedar, Microsoft’un insan hakları denetim mekanizmalarının yetersiz olduğunu belirterek, İsrail ile işbirliğinin bağımsız bir incelemeye tabi tutulmasını istedi. Bu talep, Aralık 2025’teki genel kurulda gündeme gelecek.
Sanat dünyasından da Microsoft’a tepki geldi. Windows 95’in ikonik açılış müziğini besteleyen Brian Eno, yayımladığı açık mektupta Microsoft’u İsrail ordusuna sağladığı destek nedeniyle kınadı. Eno, Microsoft’tan elde ettiği telif gelirlerini Gazze’ye bağışlayacağını duyurdu.
Artan tepkiler üzerine Microsoft, Azure hizmetlerinin İsrail tarafından toplu gözetim ve askeri amaçlarla kullanıldığı iddialarıyla ilgili bağımsız bir inceleme başlattığını açıkladı. Ancak şirket, şimdiye dek sivillere doğrudan zarar verildiğine dair bir kanıt bulamadığını öne sürdü. Bu açıklama, çalışanlar ve insan hakları örgütleri tarafından tatmin edici bulunmadı.
Microsoft’un yanı sıra Google, Amazon, Oracle ve Palantir gibi diğer teknoloji devleri de İsrail hükümetine yapay zekâ ve bulut altyapıları sağlıyor. Özellikle Google ve Amazon’un yürüttüğü Project Nimbus anlaşması, insan hakları savunucuları tarafından “soykırım teknolojisi” olarak nitelendiriliyor.
Tüm bu gelişmeler, teknoloji şirketlerinin sadece ticari aktörler değil, aynı zamanda etik sorumluluk taşıyan küresel güçler olduğunu bir kez daha gündeme getiriyor. Çalışanların, hissedarların ve kamuoyunun baskısı giderek artarken, Microsoft’un ve diğer teknoloji devlerinin İsrail ile ilişkilerini sürdürüp sürdürmeyeceği merak konusu olmaya devam ediyor.
Video: Lexus LBX ile sıra dışı bir etkinliğe gittim
Yeni videolar için buradan abone olun!