Siber güvenlik artık bir tercih değil, millî zorunluluk

Dijital geleceğin en kritik unsurlarından biri olan siber güvenlik, 10.e-Safe Siber Güvenlik Zirvesi’nde masaya yatırıldı. Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu’nun (BTK) ev sahipliğinde Sentez Medya tarafından bu yıl 10’uncusu düzenlenen Siber Güvenlik Zirvesi, sektör profesyonelleri, akademisyenler ve uzmanları, siber güvenliğe ilgi duyan genç yeteneklerle Ankara’da bir araya getirdi.
Etkinliğin açılışında Konuşan e-Safe Kurucusu Musa Savaş, 2016 yılında başladıkları siber güvenlik etkinlikleriyle o günlerde kurulan hayalleri bugün gerçeğe dönüştürdüklerini ifade etti. Etkinliklerin oluşturduğu sinerji ve sektördeki yarattığı gelişime işaret eden Savaş, “O gün attığımız tohumlar bugün birer fidana dönüştü.” dedi.
Zirve Başkanı Özge Evci Eralp de siber güvenliğin sadece mühendislerin değil, her meslekten profesyonellerin haiz olması gereken bir konu olduğunu vurgulayarak, bu yılki zirvenin Siber Güvenlikte Kariyer ve Kritik Altyapılarda Siber Güvenlik başlıkları altında gerkçekleştirildiğini belirtti. Kadın profesyonellerin sektördeki istihdam eksikliğini özellikle masaya yatıracaklarını ve bu konuda farkındalık oluşturmak istediklerini ifade eden Eralp, bu yıl paneller, uzman sunumları, eğitimler ve siber güvenlik bilgi yarışmalarıyla kapsamlı bir etkinlik hazırladıklarını kaydetti.
Türk Telekom Siber Güvenlik Direktörü Mahmut Küçük de şirket olarak siber güvenlik alanında sektöre öncülük ettiklerini, 2009 yılından itibaren kurumlara bu alanda vermeye başladıkları hizmetleri bugün daha da çeşitlendirdiklerini, bu sayede Türkiye’de siber güvenlik sektörünün yüzde 20’sini Türk Telekom’un elinde bulundurduğunu anlattı. Gençleri hem şirket bünyesinde istihdam etmek hem de sektöre kazandırmak üzere Siber Kamp düzenlediklerini aktaran Küçük, şirkette bu alanda çalışanların yüzde 30’unun bu kamplardan istihdam edildiğini paylaştı.
Ankara Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Yusuf Kağan Kadıoğlu ise bilginin üretilmesi kadar korunmasının öne çıktığını ifade ederek, savaşların artık cepheden değil, klavyeler üzerinden yönetildiğini vurguladı. Kadıoğlu, cep telefonlarının artık her türlü kişisel bilgiyi barındırdığını, bu nedenle bilgi güvenliğinin çok daha önemli hale geldiğini kaydeden Kadıoğlu, yerli dijital yazılımların geliştirilmesi ve siber güvenlik sektöründe akademisyenlerin desteğinin artırılması gerekliliğine dikkati çekti.
“Caydırıcı mekanizma kuruyoruz”
BTK Başkanı Ömer Abdullah Karagözoğlu, Türkiye’nin dijital dönüşüm sürecinde güvenli, dirençli ve sürdürülebilir bir siber ekosistem inşa etmek için kararlılıkla çalıştıklarını söyledi.
Siber güvenlik alanında son dönemde ortaya çıkan saldırıların bu konunun ihmale gelmeyeceğini açıkça ortaya koyduğunu dile getiren Karagözoğlu, siber güvenliğin ulusal güvenliğin ayrılmaz bir parçası haline geldiğini vurguladı. Karagözoğlu, ‘’Her geçen gün çeşitlenen siber saldırılar karşısında mücadelemizi güçlü bir şekilde sürdürebilmek adına hem yazılım altyapımızı güçlendiriyor hem insan kaynağımızı geliştiriyor hem de yerli ve milli teknolojilere yaptığımız yatırımlarla siber güvenliği yalnızca pasif bir savunma hattı değil, aynı zamanda aktif bir caydırıcılık mekanizması haline getiriyoruz.’’ dedi.
Atmaca, Avcı ve benzeri tamamen yerli ve milli siber güvenlik yazılımlarının dijital egemenliğin ve bağımsızlığın sembolü haline geldiğini vurgulayan Karagözoğlu, siber güvenliğin teknik kabiliyetlerin yanı sıra kullanıcı gizliliği ve etik sorumluluklarla da desteklenmesi gerektiğini dile getirdi.
Karagözoğlu, etkinliğe katılan gençlere seslenerek, ‘’Siber güvenlikte güçlü bir toplum inşa etmek istiyorsak, her paydaşın rolünü güçlendirmemiz ve iş birliğini artırmamız gerekiyor. İşte tam da bu nedenle, bugün burada bir aradayız. Tüketiciler, üreticiler, üniversiteler, medya, sivil toplum kuruluşları ve kamu karar vericileri. Hepimiz aynı zincirin halkalarıyız. Hepimiz bu ekosistemin bir parçasıyız. Ülke olarak hedefimiz; yalnızca tehditlere karşı savunma yapmak değil, aynı zamanda siber güvenlikte üretici ve yönlendirici bir ülke haline gelmek. Yerli ve milli çözümlerimizin sayısını artırırken, geleceğin siber kahramanlarını desteklemek de en büyük önceliklerimiz arasında. Bu alanda en büyük gücümüz genç nüfusumuzdur.’’ diye konuştu.
“Siber güvenlik, milli güvenliğin ayrılmaz bir parçası”
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Dr. Ömer Fatih Sayan, siber güvenliğin artık günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldiğini, bütün kişisel verilerin cep telefonlarında taşındığını, bu noktada da siber güvenliğin ne kadar önemli olduğunun ortaya çıktığını dile getirerek, “Bir sabah uyandığınızda elektriklerin çalışmadığını, bankacılık sistemine erişemediğinizi, hastanelerde cihazların devre dışı kaldığını hayal edin. Bu yalnızca bir bilim kurgu filmi senaryosu değil, gerçeğe dönüşebilecek bir risk.” dedi.
Dünyada sadece geçen yıl 97 milyardan fazla siber saldırı girişiminin kaydedildiğini anımsatarak bu saldırılardan örnekler veren Sayan, “Eğer siber suçlar bir ülke olsaydı, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri olurdu. Yapılan araştırmalara göre, siber suçların 2025 yılı itibariyle dünya ekonomisine yıllık maliyetinin 10,5 trilyon dolara ulaşacağı öngörülüyor. Bu veriler gösteriyor ki siber güvenlik artık bir tercih değil, zorunluluktur. Siber güvenlik sürekli kendinizi geliştirmeniz gereken bir saha. Siber güvenlik milli güvenliğin de ayrılmaz bir parçası olarak görülmelidir. Bizim bu alanda kırmızı çizgimiz yerlilik ve milliliktir.” ifadelerini kullandı.
Türkiye’de de geçen yıl 1,5 milyona yakın siber saldırı tespit edildiği bilgisini paylaşan Sayan, siber güvenlikte dışa bağımlı kalmanın güvenlikte açık kapı bırakmak anlamına geleceğini vurgulayarak, “Savunma sanayinde nasıl kendi İHA’mızı, SİHA’mızı üreterek gökyüzünde bağımsızlık kazandıysak; siber güvenlikte de kendi yazılımlarımızla dijital dünyada bağımsız olmalıyız. Ülkemizin siber kalesi Ulusal Siber Olaylara Müdahale Merkezi (USOM) 7/24 görev faaliyet gösteriyor. Milyonlarca saldırıyı burada karşılıyoruz. KASIRGA, AVCI, AZAD, ATMACA ve KULE gibi değeri milyon dolarlarla ifade edilebilecek yerli ve milli yazılımlarla tehditlerin en az maliyetle, en kısa sürede ve proaktif bir anlayışla tespit edilmesini ve önlenmesini sağlıyoruz. Görevimizin başında olduğumuz müddetçe de faaliyetlerimize kararlılıkla devam edeceğiz.” diye konuştu.
Yakın zamanda BTK’nın, Türkiye’de ilk kez yakın yörünge uyduları üzerinden IoT haberleşme hizmetlerini yetkilendirdiğini hatırlatan Sayan, bu gelişmenin Türkiye’nin dijital bağımsızlığı ve uzay vizyonu açısından stratejik bir adım olduğunu belirtti.
2024-2028 Ulusal Siber Güvenlik Stratejisi ve Eylem Planı’na da değinen Sayan, “Bu plan yalnızca bir belge değil, Türkiye’nin dijital güvenlik yol haritasıdır. Kritik altyapıların korunması, insan kaynağının güçlendirilmesi, yerli teknolojilerin geliştirilmesi ve uluslararası iş birliklerinin artırılması ana hedeflerimiz arasında” ifadelerini kullandı.
Bu kapsamda, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle kurulan Siber Güvenlik Başkanlığı sayesinde çalışmaların artık tek elden yürütüldüğüne işaret eden Sayan, “Yeni yapımız, kurumlar arası uyumu güçlendiriyor ve geleceğe dönük adımlarımızı daha planlı hale getiriyor” dedi.
Sayan ayrıca, 19 Mart 2025’te yürürlüğe giren Siber Güvenlik Kanunu ile mücadelenin çok daha kurumsal ve güçlü bir zemine kavuştuğunu belirterek, “Tüm bu adımlar, yıllara dayanan bir deneyimin, önlemin ve kararlılığın sonucudur.” ifadesini kullandı.
Ulaştırma ve Altyapı Bakan Yardımcısı Sayan, konuşmasının sonunda Türkiye’nin haberleşme sektörü açısından çok önemli bir dönemeçte olduğunu, gelecek hafta 2,1 milyar dolar asgari bedel olarak belirlenen 5G ihalesinin gerçekleştirileceğini, 5G ile siber güvenlik başta olmak üzere pek çok alanda Türkiye’nin atılım yapacağını kaydetti.
Açılış konuşmalarının ardından uzman sunumları ve panellerle devam eden etkinlik, siber güvenlik yarışması ve kazananlara çeşitli ödüllerin verilmesiyle sona erdi.