‘Organize elektrik üretim bölgeleri kurulmalı’

İstanbul Teknik Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Kulübü tarafından bu yıl altıncısı düzenlenen “Uluslararası Temiz Enerji Günleri 2016” kapsamında bir sunum yapan Yıldırım Enerji CEO’su Dr. Tamer Turna, organize elektrik üretim bölgeleri kurulmasını önerdi. Turna, “Nasıl Organize Sanayi Bölgeleri kalkınmaya önderlik ettiyse, Türkiye’nin beş bölgesinde kurulacak her biri 10 gigavatlık beş organize elektrik üretim bölgesi ile Türkiye’nin 2065 ve sonrası baz yük elektrik kapasitesi ihtiyacı düzenlenmiş olur” dedi.
“Sürdürülebilir Bir Yaşam için Enerji ve İnovasyon” konulu oturumda “Türkiye İçin Sürdürülebilir ve Çevreyle Uyumlu Enerji Üretimi Modeli” başlıklı bir konuşma yapan Dr. Tamer Turna, Türkiye’nin büyümesi için enerjinin önemine değindi. Türkiye’nin elektrik enerjisi bakımından dış kaynak bağımlılığını azaltacak olan yegâne yerli kaynağın rüzgâr (RES) ve güneş enerjisi (GES) olduğunu belirten Turna, RES ve GES santrallerinin, çok hızlı devreye girme ve çıkma özelliğine sahip doğalgaz kombine çevrim santralleri (DGKÇS) ve temiz ithal taş kömürlü ultra süper kritik (USK-TES) termik santraller ile desteklenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Türkiye’de vizyon sahibi şirketlerin bu teknolojilere yatırım yaptığını belirten Turna şöyle konuştu; “Ancak bu yeterli değil. Ülkemizin 2065 yılına dek ve sonrasına ait baz yük elektrik üretimi gereksinimini (diğer bir ifadeyle ülkemizin 24 saat boyunca süreklilik arz eden elektrik temel yükünü) karşılamak üzere beş adet organize elektrik üretimi bölgesine (OEÜB) ihtiyaç var. Geleceğin YEK ve akıllı şebekelerine baz yük enerji gereksinimini “Akıllı OEÜB’lerle” desteklemek gerekiyor. Bu OEÜB’lerde hızlı yük alıp verebilen doğalgaz veya LNG yakmalı DGKÇS’ler ve süper verimli düşük maliyetli enerji üreten USK-TES’ler yer almalıdır. İki ayrı üniversitenin yaptığı araştırmaya göre yurdumuzun iklim şartlarında 15 GW kapasiteli OEÜB’leri (üstelik Avrupa Birliği Büyük Yakma Tesisleri Emisyon Sınırlamaları dâhilinde) kurmak mümkün. Bizim önerimiz bu OEÜB’lerde aranacak çevre emisyon etkilerini AB’nin de bir adım ötesine taşımak ve emisyon sınır değerlerini yüzde 25 kadar aşağıda tasarlamak şartını getirmek yönünde.”
Bu nitelikteki yatırımların hiçbir teşvik uygulamasına muhtaç olmadan gerçekleştirilmesinin mümkün olduğunun altını çizen Turna, “Teşvik sadece ve sadece ulvi teknolojilere, yani yenilenebilir enerji kaynaklı yatırımlara uygulanmalı. Çevresel ve finansal açıdan toksik (zehirli) yatırımların (yerli kaynaklı dahi olsa) yaygınlaşması, liberal piyasa mekanizmaları açısından son derece sakıncalı ve ilerisi için her anlamda risk barındıran çözümler olur” dedi.